Gayrimenkul danışmanlık firması Cushman & Wakefield’ın son araştırmasına göre Leeds ve Newcastle, koronavirüs pandemisi ve Brexit’ten kaynaklanan krizin atlatılması için en iyi konuma sahip şehirler.
Değerlendirmede Leeds dayanıklılık açısından özellikle yüksek puan aldı.
Değerlendirmede Leeds dayanıklılık açısından özellikle yüksek puan aldı. Şehirde son beş yılda açılan ofislerin %25’inden fazlasına Hükûmet’in Londra dışındaki şehirlere katkı sağlamayı amaçladığı “seviye atlama” stratejisi doğrultusunda düşük riskli görülen kamu sektörü çalışanları yerleşti.
Cushman & Wakefield’da iş yeri kiralama müdürü olan Adam Cockroft; “Leeds özellikle makro seviyedeki ekonomik değişikliklerden nispeten daha az etkilenen ve bu bağlamda yatırımcılar için daha güvenli bir tercih olan kamu sektörü kiracılarının taleplerini karşılama konusunda oldukça başarılı” dedi.
“Medyacılık sektöründeki kiracıların artan talepleri Leeds’in eski haline dönmesini daha da hızlandıracak.”
Araştırma, bölges şehirleri içerisinde pandemiden ve Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılmasından en az etkilenecek ofis piyasalarının Leeds ve Newcastle şehirleri olduğunu ortaya koyuyor. Bu iki şehri sırasıyla Birmingham, Bristol ve Manchester takip ediyor.
Cushman & Wakefield’ın araştırması ofis alanı kullanan ana iş sektörlerini ve maruz kaldıkları çok sayıdaki potansiyel riskleri analiz etti. Bu sektörler arasında finansal hizmetler, imalat & enerji, profesyonel hizmetler, esnek çalışma alanları, medya, sigortacılık, kamu sektörü, hukuk ve teknoloji bulunuyor.
Analiz, bir sıralama oluşturmak için Birleşik Krallık’ın en büyük bölgesel şehirlerinin riske maruz kalma oranını her birindeki çalışan sayısını temel alarak hesapladı.
Cushman & Wakefield, Leeds ve Newcastle’da çoğunlukla risklerden kolay etkilenmeyecek iş sektörlerinin bulunmasından dolayı bu kentlerin pandeminin etkilerinden kurtulmak için en iyi konumda olduğunu belirtti.
Cushman & Wakefield’da Birleşik Krallık ofisler müdürü Ben Cullen, şöyle ekledi: “Riskli sektörlerin daha yoğun bulunduğu şehirlerde Covid öncesi talep seviyelerinin yakalanabilmesi daha uzun sürebilir. Riskli sektörlerin daha az bulunduğu Birleşik Krallık şehirleri Covid sonrası daha erken ve daha güçlü bir taleple karşılaşabilir”.
“Düşük riskli iş sektörlerinin, şehir iş profilinde daha baskın olduğu Birleşik Krallık şehirlerinde piyasada kiracı taleplerinin daha hızlı bir şekilde görülmeye başlanabileceği öngörülüyor.”.
Cushman & Wakefield, tüm ofis piyasalarında güncel olarak hakim olan dört risk kategorisini rekabet, konum, yasal düzenlemeler ve ekonomik büyümedeki değişikliklere yönelik hassasiyet olarak belirledi.
Gayrimenkul firması, Brexit gibi, düzenleyici kurumlar nedeniyle AB piyasalarında iş fırsatlarını sınırlayan ve bu nedenle daha yüksek riskli addedilen finans ve imalat & enerji gibi sektörlere, Leeds ve Newcastle’ın çok fazla maruz kalmadığını belirtti.
İlaveten, Covid-19 ve ardından gelen ekonomik gerileme ile evden çalışma politikaları esnek çalışma sektörü ve beraberinde daha az ofis ihtiytacını getirmişti. Adı geçen sektörlerde henüz bu esnek çalışma modeli ve buna bağlı ofis ihtiyacı değişimleri henüz tam olarak oturmamış durumda.
Cushman & Wakefield Birleşik Krallık ofisler değerlendirme müdürü Patrick Scanlon şunları söyledi: “Kısa ve orta vadede risk unsurlarının en yüksek oranda etkilediği alanlar finans, imalat & enerji ve esnek çalışma sektörleri iken; kamu, hukuk ve teknoloji sektörleri yine aynı sürede en az etkilenenler arasında.”.
“Risk unsurlarına daha fazla maruz kalan sektörlerdeki bazı şirketler için bu durum karar verme sürecini etkileyerek, ofis gereksinimine yönelik değerlendirmelerinin zaman ve ihtiyaç boyutunu değiştirebilir.”
Araştırma “ana iş sektörlerinin kullandıkları ofis alanını” değil, “ofis alanı kullanan ana iş sektörlerini” kapsıyor! Önemli hata. Tamlama yapılarında anlamlar kaçırılıyor!
Makalenin orjinalini okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Çeviri: Tunç Sönmez, Didem Çapar, Baytu Realty